İşçilik Alacakları Ne Kadar Sürede Sona Erer?

İşçilik Alacakları Ne Kadar Sürede Sona Erer?

İş davalarında istenen sonucu elde edebilmek için genellikle başvurulan deliller nelerdir ve ispat yükü hangi taraftadır? Öncelikle şu hususa değinmek gerekir ki, iş davalarında duruma ve talep edilen işçilik alacağına göre ispat yükü işçi veya işverende olabilmektedir. Bazı işçilik alacakları konusunda ispat yükü işverendeyken, bazıları işçide olabilmektedir. Örneğin; fazla mesai yaptığını iddia eden işçinin bu hususu kendisinin ispatlaması gerekmektedir. Ya da kullanmadığı yıllık izinlerinin olduğunu iddia eden işçi karşısında yıllık izinlerinin kullandırıldığını veya kullandırılmasa bile ücretinin fesih sonrası işçiye verildiğini her durumda işveren ispat etmek zorundadır.

Bu bilgiler ışığında ispat aracı olarak hangi delillerin öne sürülebileceği ise ayrıca üzerinde durulması gereken bir husustur. Genel anlamda gerek işçilik alacakları, gerek ise işe iade davalarında ispat aracı olarak öncelikle başvurulması gereken delil iş yeri kayıtlarıdır. Her ne kadar daha kurumsal firmalarda iş yeri kayıtları daha sıkı ve istikrarlı şekilde tutulsa ve işveren tarafından bu kayıtların mahkemeye ibrazı konusunda daha titiz davranılsa da, davalarda çoğunlukla görüldüğü üzere iş yeri kayıtlarının sonuca gitmede yeterli olmadığıdır. Bu sebeple özellikle işçi tarafı için tanık yoluna başvurmak büyük önem arz etmektedir. 

Çoğunlukla fazla mesai yapıldığı, resmi tatillerde çalışıldığı, hafta tatili yapılamadığı gibi hususlarda en çok başvurulan delillerin başında tanık gelmektedir. Fakat işçi tarafından gösterilen tanıkların da yararlı olabilmesi için bir takım özellikleri barındırması zorunludur. Bunların en başında tanık olarak gösterilen işçinin işveren ile devam eden (derdest) bir davasının olmamasıdır. Bunun yanında, tanık olarak kabul edilecek kişinin işçinin mesailerine bizzat şahit olacak bir kişi olması gerekir. Örneğin, işçinin apartman komşusu işçinin çalıştığı yerde bizzat çalıştığına şahit değilse, sırf sabah evden çıktığı saati görüyor veya akşam eve geldiği saati bildiği için tanıklık yapamayacaktır. Bunun yanında, işçiye şahitlik yapacak kişinin beyanlarının geçerliliği, işçinin çalışmasına şahit olduğu tarih aralığı ile sınırlıdır. Örnek vermek gerekirse, dinlenen tanık, işçi ile 2018-2020 yılları arasında beraber çalışmış ise, tanığın fazla çalışma yapıldığına ilişkin beyanları bu yıllar için geçerli olacak, diğer yıllar için başka herhangi bir şahit gösterilmemişse, işçi diğer yıllarda fazla mesai yaptığını ispatlayamamış olacaktır.

Fakat bazı meslekler açısından mahkemelerce tanık dinletmek yeterli olmayabilmektedir. Bunlardan en sık rastlananlardan biri ise tır şoförleridir. İş mahkemelerinde, genellikle bir tır şoförünün çalışma saatlerini yalnız geçiriyor olması sebebiyle başka herhangi bir tanığın işçinin tüm mesailerine bizzat şahit olması beklenemeyeceğinden yapmış olduğu tanıklığa birçok açıdan sakıncalı bakılmakta, öncelikle takometre kayıtları incelenmekte, bu kayıtların olmadığı dönemler için ise Karayolları Trafik Yönetmeliği’ndeki günlük araç sürme sınırlamasına göre bir mesai saati belirlenmektdir.

Bazı durumlarda ise, işçinin bilgisayar kayıtları da delil gösterilebilmektedir. Özellikle banka çalışanları için bu kayıtlar çok sık başvurulan bir delil türüdür. Bunun dışında şehirlerarası otobüs şoförleri açısından emniyet müdürlüklerinde kayıtları tutulan otogar giriş-çıkış kayıtları da bu işçiler açısından sıkça rastlanan delillerdir.

Son olarak şu hususa değinmek isteriz ki, bazı deliller mahkemelerce kesin delil olarak görülmemekte, güvenilirliği daha az bulunduğundan, bu deliller neticesinde ortaya çıkan alacak miktarından hakkaniyet indirimi adı altında bir indirim yapılmaktadır. Söz konusu hakkaniyet indirimi genellikle iddiaların tanık beyanları ile ispatlandığı davalarda uygulama alanı bulmaktadır.

İşçilik alacakları ve işe iade davaları genellikle hangi aşamalardan geçer ve ne kadar sürede sona ermektedir?

İş davaları, basit yargılamaya tabi davalardır. Yani genel anlamda diğer hukuk dava türlerine nazaran daha kısa aşamalardan geçmektedir. Fakat yine de bu durum, günümüzde iş davalarının kısa sürede bitmesi için yeterli olmamaktadır. İş davaları da diğer dava türleri gibi ilk derece mahkemesi ve kanun yolu aşamalarından oluşmaktadır. İşçilik alacakları davası açısından ilk derece mahkemesi aşaması kural olarak yaklaşık 1 yıl sürmekte, fakat dava sırasında yapılan itirazlar, yanlış yapılan hesaplamalar, adli tatil, sonradan elde edilen deliller gibi sınırsız birçok sebeple bu 1 yıllık süre çoğunlukla uzamaktadır. Bunun yanında kanun yolu aşaması da, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karara yapılan itirazların incelendiği aşama olmakla, bu aşamanın da ne kadar süreceği konusunda bir tahminde bulunmak zordur. Bulunulan yerdeki mahkemenin yoğunluğu bu konuda büyük önem taşımakta, yerine göre 6 ayda dosya sonuçlanabilmekte, bazı durumlarda ise 3 seneyi geçen sürelerde dosyalar sonuçlanmamaktadır. 

İş hukuku ile ilgili sorunlarda, mahkemelere başvurmadan önce arabuluculuğa başvurulması gerekmektedir. Arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanırsa anlaşma tutanağı düzenlenmekte, bu tutanak ise mahkeme kararı yerine geçmektedir. Fakat anlaşma olmazsa, bu durumda iş mahkemelerinde dava açmak gerekir. Bu durum işe iade davaları ve işçilik alacakları davalarını her ikisi için de aynıdır.

Dava dilekçesi ile birlikte dava açıldıktan sonra, dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ olması beklenir ve davalı tarafın iki haftalık cevap dilekçesi vermesi gerekir. Ardından ise delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi aşamasına geçilir. Burada bir ayrım yapmak gerekir ki, işe iade davaları açısından delillerin toplanması ve varsa tanıkların dinlenmesinin ardından karar aşamasına geçilir ki, işçilik alacakları davasında tüm bu aşamalardan sonra mahkemece dosya hesap bilirkişisine gönderilerek eldeki delillerle talep edilen işçilik alacaklarından ne kadar bir miktar alacağın oluştuğu hesaplanır. Ardından hazırlanan rapora itiraz olmaz veyahut yapılan itiraz mahkemece reddedilirse yine karar aşamasına geçilecektir. Karardan sonra ise gerekçeli kararın yazılması, kararın icraya konulması ve üst mahkemeye itiraz süreçleri başlar. Üst mahkemeye yapılan itiraz (kanun yolu aşaması) da sonuçlandıktan sonra dava dosyası kesinleşir.

İşe iade davalarında dava kesinleştikten sonra eğer işçinin işe iadesine karar verilmiş ise, kararın kesinleşmesinden itibaren 10 iş günü içinde işçi tarafından işverene işe iade için başvuru yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde yapılan fesih geçerli hale gelecektir. Başvuru ise ispat kolaylığı açısından noter ihtarnamesi yoluyla yapılması uygundur kanaatindeyiz. Ardından ise işverenin işçiyi bir ay içerisinde işe başlatması veyahut işe iade mahkeme kararında belirtilen tazminatı ek olarak işçiye ödemesi gerekmektedir.

AV. DOĞAN CAN ERGÜL

http://kdzereglihaber.com/haber/Iscilik-Alacaklari-Ne-Kadar-Surede-Sona-Erer-/23685#h23685