MAL TESLİMİ VE İSPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ

MAL TESLİMİ VE İSPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Uygulamada sıkça karşılaştığımız sorunlardan birisi de alacaklı tarafça düzenlenip borçluya gönderilen ve yasal süresinde itiraz edilmemiş faturanın, malın teslim edilmiş ve işin yapılmış olduğunu gösterip göstermeyeceği noktasındaki ikilemdir.

Mal Teslimi ve İspat Yükümlülüğü

Uygulamada sıkça karşılaştığımız sorunlardan birisi de alacaklı tarafça düzenlenip borçluya gönderilen ve yasal süresinde itiraz edilmemiş faturanın, malın teslim edilmiş ve işin yapılmış olduğunu gösterip göstermeyeceği noktasındaki ikilemdir. Bu husustaki karışıklığı gidermek adına konu temel hatları ile aşağıda irdelenmiştir:

  1. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 21’de faturanın tanımı verilmiş olup faturanın tebliğinden itibaren 8 günlük itiraz süresi ve süresinde itiraz edilmediği takdirde ilgili fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Sözlükteki anlamı itibariyle de fatura; yapılmış, verilmiş, gönderilmiş, iş, imal ve hizmeti göstermektedir.

Fatura içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmadığı takdirde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu anlamı doğmaktadır. Faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin de yapılmış olduğunun kabulü anlamını gelmez. Uyuşmazlık halinde, işin yapılmış olduğunun, eğer fatura konusu mal ise de teslim edilmiş olduğunun kanıtlanması gerekir.

Yargıtay bir kararında faturanın içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmaması halinde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu karinesinin doğacağı, yani faturanın verilmesine sebep olan iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceğine hükmetmiştir. Anılan karara göre sözleşme konusu işin yapılmış olduğunun davacı/alacaklı tarafından kanıtlanması gerekir ve faturanın ticari deftere kaydedilmiş olması bile yalnızca karine teşkil etmekte olup her zaman aksi ispat edilebilir.

Yargıtay’ın bu kararı süresi içinde itiraz edilmeyen faturanın, konusu olan malın teslim edilmiş, iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği yönündedir.

  1. Satış sözleşmelerinde ise malın teslim edildiği, teslim makbuzu, sevk irsaliyesi, irsaliyeli fatura ile ispat edilir. Kuşkusuz, bu belgelerin imzalı ve imzaların, alıcıya veya alıcının çalışanına ait olması gerekir. Yalnız, imzanın alıcı veya çalışanı yanında, başka biçimde teslim almaya yetkili sayılabilecek kişiye ait olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekir. Uygulamada, bu belgelere, sadece kime ait olduğu anlaşılamayan imza atıldığına veya sadece ismin yazıldığına sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu durum alacaklının aleyhine olup malın teslim edildiğine ilişkin ispat külfeti davacı/alacaklıya ait olmaktadır.

Yargıtay yukarıdaki hususla ilgili bir kararında, somut olaydaki makbuzun altında davalı tarafa ait imza olmadığına dikkat çekerek faturanın tek başına alacağın varlığına delil olamayacağını belirtmiştir. Teslimin hukuki bir işlem olması ve bu işlemin ancak yazılı delille ispat edilebilmesi sebebiyle yerel mahkemenin davanın kabulüne dair verdiği kararı usul ve yasaya aykırı bularak bozmuştur.

  1. Diğer taraftan, alıcı tarafından Vergi Dairesi’ne bildirilen BA-BS formları da fatura kapsamındaki malın teslim edildiğini gösterir. Ancak her fatura ve her taraf BA-BS bildirim yükümlülüğüne sahip değildir. BA-BS bildirim yükümlülüğündeki limit, KDV hariç 5.000 TL iken; e-arşivde mükellefler arasında limit vergiler dâhil toplamı 5.000 TL'yi geçen faturalardır. Bu sebeple yine satıcı taraf BA-BS bildirim yükümlülüğüne girmeyen malı teslim ettiğini yazılı belge ile ispat etmek zorundadır. 
  2. Malın teslim edildiğine ilişkin bir diğer ispat aracımız tanık delilidir. Ancak tanık delili uygulamada sıklıkla yanlış yorumlanmaktadır. Fatura konusu malların teslimin tanık ile ispatlanabilmesi için HMK Madde 200 uyarınca, yapılan hukuki işlemlerin yapıldığı zamanki miktar veya değerlerinin 2.500,00 TL’yi geçmemiş olması gerekmektedir. Hukuki işlem bu meblağı geçtiği takdirde tanık ile ispat ancak karşı tarafın açık muvafakati ile mümkündür.

 Yargıtay bir kararında, faturadaki malların değeri göz önünde bulundurulduğunda tanık dinlenilerek karar verilmesini yukarıda bahsedilen kanun maddesine aykırı görerek verilen yerel mahkeme kararını bozmuştur.

Yukarıda ayrıntılı şekilde açıkladığımız hususları özetlemek gerekirse:

  • Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıt da bulundurması şarttır.
  • Ticari ilişkinin reddedilmesi veya açık hesapta faturaya konu malın teslim edilmediği/ hizmetin ifa edilmediği iddiası varsa bu durumun aksi ancak yazılı delil ile ispat edilebilir, tanık dinletmek mümkün değildir. Bu sebeple sevk irsaliyesinde teslim alanın adı, soyadı, mümkünse TC kimlik numarası imzası bulunmalıdır. Mahkemeler teslim edilen kişilerin SGK lı çalışanlar olup olmadığını da itiraz olması halinde incelemekte olup, teslim ile görevli kişilerin kime teslim ettiklerine dikkat etmeleri gerekmektedir.
  • Faturanın muhatabınca malların teslime dair imzalı sevk irsaliyesi, içinde ne olduğu açıkça belli olmak kaydıyla kargo kayıtlarının veya diğer yazılı belgelerin mahkemeye sunulması gerekmektedir. Alacaklının kendi defterlerindeki kayıtları dayanak belge ile doğrulanmadığı sürece mal teslimi hususunda tek başına delil olarak kabul edilemez. Güncel Yargıtay kararlarına göre satış faturalarının borçlu defterlerine işlenmiş olması mal teslim edilmediği savunmasını bertaraf etmemektedir.
  • Özellikle herhangi bir şekilde teslimatın üçüncü kişiye, müşterinin müşterisine vb. yapıldığı durumlarda, müşteri ile ıslak imzalı veya elektronik imza ile hesap mutabakatı sağlanması zorunludur. Bu tür durumlarda, açık şekilde fatura detaylarının yapıldığı, teslimin alıcı adına onun talimatı ile üçüncü kişiye yapıldığının yazılması faydalı olacaktır.
  • Teslimin ispatlanamaması durumunda, davaların reddine karar verileceği ve karşı tarafın vekili olması durumunda, vekalet ücreti ödemek zorunda kalacağımızı da ayrıca belirtmekte yarar vardır.
  • Yazımızda ağırlıklı olarak mal satışından kaynaklanan teslim yükümlülüğü değerlendirilmiş olup, sözleşmeye dayalı hizmet ilişkileri nedeniyle düzenlenen faturalardan kaynaklanan sorunların sözleşme içerikleri de gözetilerek ayrıca soruna özgü olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.